Bebeklerin sağlıklı bir yaşam sürmesi ağız ve dişlerde başlar. Bebek beslenmesinde ağız ve diş sağlığı önemi büyüktür. Bu yüzden ağız ve diş sağlığı için ağız ve diş bakımı temizliği iyi yapılmalıdır. Bebeklerde ağız ve diş sağlığı bakım ve temizliği yapılırken bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Bu durumlara dikkat etmemeniz halinde bebeğinizin diş etlerine zarar verebilirsiniz.
Diş gelişimi bebeklerde doğum öncesinde başlar. Olgunlaşma ile birlikte dişler doğumdan sonra ortaya çıkar. Dişler sıra ile diş etlerini delerek ortaya çıkar. Diş çıkarma döneminde bebeklerde bazı durumlar gözlenir. Bebekler kuru öksürmeye başlar, uyku bozukluğu yanı sıra, huzursuzluk ateşlenme ve salya akıtmalar görülür. Bebeklerde ağız ve diş sağlığı zamanını doğru belirlemek gerekir. Dişleri daha tam olarak çıkmamış bebeklerde diş fırçası ile fırçalanması doğru değildir. .
Bebeklerde Diş Ne Zaman Çıkar ?
Bebeklerin ilk dişi 6 ay ile 8 ay arasında görülür. Dişler görünmeye başlandıktan itibaren temizliği ve bakımı yapılmaya başlanır. Bebeklerde ağız ve diş sağlığı sabah kahvaltıdan sonra ve yatmadan önce en az 2 defa temiz bir tülbent gazlı bez ile ıslatılıp dişler silinerek temizlik işlemi yapılır. Bebeğin arka dişleri çıkmaya başladıktan sonra artık diş fırçalamaya başlanır. Bu süreden önce gazlı bezle temizlik işlemi devam eder. .
Diş fırçalamayı çocuklara alışkanlık haline getirmek zor ve sıkıntılı bir süreçtir. Çocuk diş fırçalama tekniğini tam olarak yapamayabilir. Çocuklar genelde dişlerin görünen yüzlerini fırçalarlar. Bu yüzden diş fırçalama tüm noktalarda gerçekleşmesi gerekir.
Bebek Diş Fırçası Nasıl Olmalı?
İdeal bir dış fırçası ağız büyüklüğüne uygun olmalıdır. Yumuşak naylondan üretilmiş olmalıdır. Sert fırçalar dişlerin aşınmasını sağlar. Fırça kılları aşınınca mutlaka fırça değiştirilmesi gerekir. 2 yaşına kadar bebeklere diş fırçası kullanması önerilmez. Diş fırçalama işlemi en az 2 dakika sürmesi gerekir.
Bebeklerde ağız ve diş sağlığı konusuna dikkat edilmediğinde ağız içinde mantar ve pamukçuk görülür. Pamukçuk ağız içinde oluşan bir enfeksiyon durumudur. Kişiye acı verir ve sindirim sistemini olumsuz etkiler. Ağız içi karbonatlı su ile güzel bir şekilde temizlenmelidir.
Bebeklerin cildi çok hassastır. Bu yüzden bebek kıyafetleri seçerken çok dikkatli olmak gerekir. Bebeklerin yağ tabakası yetişkinlere göre daha az gelişmiştir. Uygun olmayan giysi bebeklerde kızarıklığa ve cilt tahrişlerine neden olur. Kimyasal açıdan irriten özellik taşıyan temizlik malzemeleri cildi tahriş eder. Bebek giyimi bebeğin büyüme ve gelişimini direk etkilemese de dolaylı yönden etkilemektedir. Bebeklerin giysi seçiminden anne ve babalar sorumludur.
Bebek kıyafetleri seçerken işlevselliğe dikkat etmek gerekir. Giysi bebeği sıcaktan ve soğuktan korumalıdır. Mevsime ve ortama uygun giydirmek gerekir. Pamuklu giysilerin emicilik özelliği fazladır. Bu yüzden elbiselerin pamuklu olmasına özen gösterin. Bebek kıyafetleri kolay yıkanabilir özellikte olmalıdır. Çünkü bebekler kıyafetlerini çok sık kirletirler. İç çamaşırları kolay emilebilen, kaynatmaya dayanıklı ve ütülenebilir özellikte olmalıdır.
5 Madde ile Bebek Giyimi
1. Yumuşak dokuda kıyafetler tercih etmelisiniz.
2. Esnek ve kolay ütülenebilir olmalı.
3. Ne büyük, ne küçük, tam bebeğin üzerine göre kıyafet seçilmeli.
4. Düğme, boncuk gibi tehlikeli materyaller bulunmamalı.
5. Sağlığa zararı dokunmayan kimyasal içermeyen giysiler tercih edilmeli.
Bebek Kıyafetleri Nasıl Olmalı ?
Bebek kıyafetleri bebeklerin hareket sistemini kısıtlamamalıdır. Kol ve bacakları çok kolay geçmelidir. Giydirmesi kolay olmalıdır. Bebeğin şapka takması bebekte ısı kaybını azaltır. Çoraplar ise pamuklu olmalıdır. Çoraplar bilekleri sıkı sarmalı ama sıkmamalıdır. Lastik kısımları çok sıkı olmamalıdır. Çoraplar kolay giydirilip çıkarılabilmelidir. Bebek kıyafetlerinin yakası geniş, kolları bol olmalıdır. Boyundan açılabilen fermuarlı ve çıtçıtlı kıyafetler tercih edilebilir.
Bebek altı çok sık değiştirildiği için kıyafetler kolay açılabilir olmalıdır. Dantelli ve bağcıklı elbiseler bebekler için uygun değildir. Giysi üzerinde sert metal ve plastikler bulunması doğru değildir. Bebek kıyafetlerinde dikiş yerleri sert olmamalıdır. Boyası çıkan giysiler yıkanırken ayrı yıkanmalıdır. Giysiler güneşte iyi kurutulmalıdır. Ütüleme yapılırken tersten yapılmalıdır. İlk defa alınan kıyafetler mutlaka önceden yıkanmalıdır. Kıyafetleri saklarken naftalin ve güve ilacı kullanmak doğru değildir.
Baskılı Ürünleri Bebekler Giyebilir mi?
Kesin giyilmez demekten çok giyilmelerini tercih etmem demek daha doğru olur. Baskı, iyi kalite yapılmadığında kolayca kumaştan ayrılabilir, ufalanıp, dökülebilir.
Bu bebeğin cildine zarar verebilir, tahriş edebilir ve baskıdan kopan parçalar yutulabilir. Baskı yerine desenli kumaşlar tercih edilmelidir.
Yenidoğanlarda Giysi Seçiminin Önemi
Bebeklerin rahat etmesi ve kendilerini ifade edememeleri nedeniyle, yenidoğan giyim seçimi yaparken doğru tercihler yapmak önemlidir. Bu süreç aileler için ekstra zorlayıcı olabilir. Bebekler, rahatsız olduklarında ağlayarak bunu ifade etmeye çalışır, ancak rahatsızlığın kaynağını bulmak kolay değildir. Bu nedenle, yenidoğan bebek kıyafetlerinin doğru seçilmesi önemlidir.
Bebek Giysisi Alırken Nelere Dikkat Edilmeli?
Yenidoğan alışverişinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bebeğinizin her koşulda rahat ve konforlu hissedeceği kıyafetleri seçmektir. Bebekler çoğu zaman rahatsız oldukları durumlarda ağlayarak tepki verebilirler ama bu, onları anlamanız için tek başına yeterli olmayabilir. Bu yüzden giydirdiğiniz kıyafetin bebeğinize kendisini nasıl hissettirdiğini anlamak zorlaşır. Bunu daha kolay bir hale getirmek için yenidoğan bebek alışverişinde bazı önemli unsurlara dikkat edebilirsiniz.
– Öncelikle, yenidoğan bebek giyimlerinde bebeğin kaç aylık olduğu bilgisi önemli görünür. Mağazalarda ürünler de genel olarak bu şekilde tanıtılır. Ancak bu bilgi yenidoğan alışverişinde tek başına yeterli değildir. Yenidoğanlar için giyim alışverişi yaparken bebeğinizin kaç aylık olduğu bilgisi kadar boy ve kilo bilgisi de önem taşımaktadır.
– Bebeğiniz yeni şeyleri durmadan keşfettiği, merak ettiği bir dönemde olduğundan sık sık hareket etme, emme ve elle tutma ihtiyacı hissedebilir. Böyle bir dönemde kolu gereğinden uzun bir kıyafette bebeğiniz elini ağzına götürebilir ve kıyafeti emebilir. Bu bebeğinizin sağlığı açısından tehlikeli bir sonuca sebep olabilir. Bu açıdan yenidoğanlarda giyimde, kolu bebeğinizin bileğinde bitecek kıyafetlerin seçimi faydalı görünmektedir.
– Yine benzer şekilde dar veya sıkan giysilerden kaçınılmalıdır. Hem gün içinde hem de uyurken bebeğiniz için en doğru kıyafetleri seçmek onun daha huzurlu ve güvenli hissetmesini sağlayacaktır. Bu yüzden yenidoğan bebek alışverişinde bebeğinizin beden ölçülerine uygun giysiler satın almak mühim görünmektedir.
– Yenidoğan alışverişinde dikkat edilmesi gereken bir önemli nokta da giysi kumaşlarıdır. Bebeğinizin sağlıkla büyümesi için doğa dostu ve organik ürünlerin seçilmesinde fayda vardır. İçerisinde polyester kullanılan sentetik kumaşlar yerine yün, bambu veya yüzde yüz pamukla hazırlanan doğal içerikli kumaşları tercih etmek önemlidir.
– Yenidoğanlarda giyim alışverişinde dikkat edilmesi gereken bir diğer unsur da seçilen kumaşlarda kullanılan boyalardır. Herhangi bir kimyasal içermeyen, boya kullanılmayan giysilerin seçilmesi gerekir. Bebeğiniz için giysi seçimi yaparken cildinin çok hassas olduğunu unutmadan hareket etmenizde fayda var. Bu açıdan bebeğinize, cildini tahriş etmeyecek, herhangi bir alerjik reaksiyona sebep olmayacak kıyafetler giydirmelisiniz.
– Yenidoğan bebek giyimlerinde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da bebeklerin hareket kabiliyetini sınırlandırmayacak giysilerin seçimidir. Unutulmamalı ki bebeğinizin çok hızlı bir biçimde büyüdüğü ve alışkanlıklarının şekillendiği bir dönemde bulunmaktasınız. Bu sebeple bebeğinizin vücut gelişimine etki etmeyecek, hareketlerini kısıtlamayacak giysiler seçmenizde yarar var.
– Ayrıca yenidoğanlarda giyim seçimi yaparken bebeğin bulunduğu ortamdaki havaya göre daha kalın veya ince giysilerin seçilmesine dikkat edilmesi gerekir. Özellikle lastikli giysilere dikkat edilmeli, bebeğin el ve ayak bileklerini sıkan parçalar seçilmemelidir. Yenidoğan bebek giyiminde sıkça kullanılan lastikli giysiler doğru seçilmediğinde kan dolaşımını olumsuz etkileyebilir.
Yenidoğan Alışverişinde Hangi Giysiler Tercih Edilmeli?
Yenidoğan bebek giyiminde tercih edilecek kıyafetlerin kullanışlı ve işe yarar olmasına dikkat edilmelidir. Özellikle body, fanila ve tulum gibi kullanımı pratik kıyafetler yenidoğan alışverişinde öncelikli tercihlerdendir.
Bodyler ve tulumlar bebeklerin bez değişiminde anne ve babalar için de kolaylık sağlaması açısından tercih edilir. Bunun yanı sıra fanilalar yenidoğan bebek giyiminde önemli bir yere sahiptir. Yakası yuvarlak ve boynu sıkmayan bu modeller, bebekler için kullanışlı bir seçenektir.
Tulumlar da benzer şekilde pratik olduğu için yenidoğan giyimlerinde tercih edilir. Özellikle pamuklu kumaştan yapılmış patikli tulumlar bebekler için iyi bir seçenek olarak görünmektedir. Diğer unsurları ise şu şekilde sıralayabilmek mümkün:
– Çıt çıt, etiket, fermuar gibi aksesuar içeren giysiler bebekler için zarar verici olabilir. Özellikle çıt çıtlı, düğmeli vb. koparılabilir aksesuarlar olan kıyafetlerde dikişlerin sağlam olması mühimdir. Kopan bir çıt çıt veya düğme, sürekli hareket halinde olan ve her ürünü tanımaya çalışan bebekler tarafından kolaylıkla ağza götürülebilir.
– Etiketler bebeklerin vücudunu tahriş edebilir, bu yüzden etiketin kıyafetin dış bölümünde olmasına dikkat edilmelidir.
– Yenidoğan bebek giyiminde kimyasal boya içeren kıyafetler de bebeklerin ağzına temas edebilir ve sağlıksız sonuçlar doğurabilir.
– Yenidoğanlarda giyim tercihi yaparken kıyafetlerin hava geçirgenliği de mühim bir husustur. Havadar kıyafetlerin seçilmesi bebeğinizin sağlığı açısından önemlidir. Aynı zamanda esnek ve sert olmayan kumaşta giysiler seçmek gerekir.
– Yenidoğan bebek giyimleri ilk yıkamada eskiyip yıpranmayacak kalitede olmalıdır. Bebeklerin terlememesi için sentetik lif, naylon gibi kumaşlardan kaçınmalı ve yün, ipek, pamuk gibi doğal kumaşlardan üretilen giysiler tercih edilmelidir.
– Yenidoğanlarda giyim söz konusu olduğunda önem verilmesi gereken bir diğer unsur da mevsimsel faktörlerdir. Kış aylarında bebekleri çok kalın kıyafetler yerine daha ince ama kat kat giydirmek mantıklı olabilir. Bebeğin kalın bir kumaşın içinde terleme ihtimali de sağlıksız sonuçlara sebebiyet verebilir. Ayrıca atkı, bere, eldiven gibi soğuk havanın etkisini önleyici aksesuarlar tercih edilebilir. Kış aylarında pamuklu kumaştan yapılan mont çeşitleri de bebekler için uygun bir seçenektir.
– Yenidoğan bebek giyim alışverişinde, bebekleri yaz aylarında güneşten korumak için şapka alınması gerekir. Yaz aylarında ince, terletmeyen kumaştan kıyafetlerin seçilmesi önemlidir. Mevsimsel faktörlere göre kıyafet seçerken kış aylarında tek katlı ince giyimin birçok hastalığa sebep olabileceği unutulmamalı, yaz aylarında ise terleten kumaşların bebeklerde alerji, isilik gibi hastalıkları tetikleyebileceği dikkate alınmalıdır. Mevsim geçişlerinde de bu faktörler dikkate alınarak havaya uygun kıyafetler tercih edilmeli.
Bebek Kıyafeti Yıkama Deterjanı Nasıl Seçilmeli?
Yenidoğanlarda giyim tercihleri kadar mühim olan bir diğer konu da bebek kıyafetleri yıkama deterjanı ve bebek çamaşır yumuşatıcısı seçimidir. Bebeğinizin sağlığını düşünerek özenle aldığınız giysiler aynı özenli bakımı da talep eder. Bu sebeple, yenidoğan bebek alışverişinde dikkat ettiğiniz unsurları bebek kıyafetleri yıkama deterjanı ve yumuşatıcısı seçerken de kontrol etmenizde fayda var.
Bebeklerin cildi yetişkinlere göre daha hassastır. Bu yüzden özellikle yetişkinler için olan yıkama deterjanlarından farklı özel bebek deterjanlarını kullanmak yararlı olabilir. Bebek kıyafetleri yıkama deterjanı seçerken toz deterjanlar yerine sıvı deterjanların tercih edilmesi gerekir.
Bazı durumlarda kimyasallar tam durulanmazsa çamaşırların üzerinde kalabilir ve bebeğinizin vücuduna doğrudan temas edebilir. Bu da bebeğinizin hassas cildinde tahrişeveya alerjik bir etkiye sebep olabilir. Sıvı deterjanlar toz deterjanlara göre suda daha rahat çözüldüğünden bebeğinizin giysisinin üzerinde herhangi bir kimyasal bırakmaz.
Bu yüzden bebek kıyafetleri yıkama deterjanı tercihinde sıvı deterjanlar iyi bir seçenek olarak değerlendirilir. Bebek kıyafetleri yıkama deterjanı alerjik etkilerin en aza indirgenmesi için herhangi bir parfüm ve boya içermemelidir.
Bebek giysilerinde bir başka önemli nokta da kıyafetlerin yumuşaklığıdır. Özellikle bu yumuşaklık için giysi seçimlerinde sert kumaş ve dikişlerden kaçınıldığı gibi kıyafetler yıkandıktan sonra da aynı derecede yumuşak kalmasını sağlamak önemlidir. Bunun için bebek çamaşır yumuşatıcısı kullanılabilir. Ancak bebek çamaşır yumuşatıcısı kullanmadan önce ağır bir kokuya sahip olmayan, alerjik etkileri de en az olan deterjanın seçilmesine dikkat edilmesi gerekir.
Doğum sonrası beslenme, yeni doğum yapan anneler için önemli bir konudur ve genellikle anne ve bebek sağlığı açısından dikkatle ele alınır. Bu dönemde, annenin vücudu doğum sürecinden ve emzirmekten dolayı ekstra besin ve enerji ihtiyacı duyar. Genel olarak, dengeli bir beslenme ve yeterli sıvı alımı önerilir. Protein, demir, kalsiyum ve folik asit gibi besin maddeleri doğum sonrası iyileşme ve süt üretimi için önemlidir. Ayrıca, emziren annelerin özellikle su tüketimine dikkat etmeleri gerekir.
Bu konuda daha spesifik politikalar ve çözümler de bulunabilir. Örneğin, bazı ülkelerde doğum sonrası annelere sağlanan beslenme destek programları veya danışmanlık hizmetleri olabilir. Bu programlar, annelere doğru beslenme ve emzirme konularında rehberlik sağlayarak sağlıklı bir doğum sonrası iyileşme süreci ve bebek bakımı için gereken besinleri almayı teşvik edebilir. Bununla birlikte, sağlık hizmetlerinde doğum sonrası beslenme konusunda sağlanan destek ve bilgilendirme de önemlidir. Annelerin doğru bilgiye erişmesini sağlayarak kendi sağlıklarını ve bebeklerinin sağlığını korumalarına yardımcı olabilir.
DOĞUM SONRASI KİLOLAR NASIL VERİLİR?
Doğum sonrasındaki diyet düzeninizi kurarken aynı zamanda sürdürebileceğiniz rutinler oluşturmaya dikkat ediniz. Gün içinde koşturmacanız daha fazla olabilir. Bu sebeple 3 adet ana öğün yapmaya özen gösterin. Bu ana öğünlerinizin içinde mutlaka avuç içiniz kadar protein olmasına dikkat edin. Tabağınızda mümkün olduğunca bol yeşillik ve sebze bulundurun. Yağ ve karbonhidrat kaynaklarını eklemeyi unutmayın ama porsiyon kontrolü konusunda temkinli olunuz. Ana öğünlerinizin dışında ihtiyacınıza göre 2 ya da 3 adet ara öğün yapmayı ihmal etmeyin. Ara öğünleriniz iştahınızın kontrol edilmesini sağlarken şekerinizin düşmesini ve kontrolsüz bir durum yaşamanızı da engelleyecektir. Bol sıvı alımı oldukça önemli. Hem kilo kaybı sağlamak hem de anne sütünün miktarını arttırabilmek için Sıvı alımı şarttır. Önceliğimiz su içmektir; günde en az 2 – 2.5 litre su içilmelidir. Bunun haricinde kimyon, rezene, tarçın, ıhlamur gibi bitki çayları içilebilir. Bu çaylar aynı zamanda dem atmanıza da yardımcı olacaktır.
Merak edilen bir diğer konuda çatlaklar. Kilo verirken çatlakları önlemek için hızlı kilo alıp hızlı kilo vermemek en önemli faktördür. Gebelik esnasında cildinizi nemlendirmek de çatlaklarınızın önüne geçecektir. Doğum sonrası kilo verirken şok diyetler hem kas kaybı olmaması için hem de çatlak oluşumunu önlemek için yapılmamalıdır. Diyet yaparken egzersizi de yavaş yavaş günlük rutininize eklemek hem sıkılaşıp göbek bölgenizin daha kolay toparlanmasını hem de çatlakların oluşumunu engelleyecektir. Egzersiz olarak doktorunuz aksini bildirmediği müddetçe doğumdan 2 ay sonrasında başlanabilir. Temposu yavaş yavaş artan yürüyüşler ve ardından bu rutinlere fonksiyonel antrenmanlar eklenebilir.
YENİ DOĞUM YAPAN ANNELER NASIL BESLENMELİ?
Doğum sonrası annenin beslenme rutininde hem doğum ile beraber hem de emzirme süreciyle beraber farklılıklar gösterecektir. Özellikle sezaryen sonrası durumda annenin beslenmesi ameliyat ve iyileşme sürecini daha konforlu atlatmasına yardımcı olacaktır. Bu dönemde bebeğin kilo artışının ve sağlıkla büyümesinin sağlanması için düzenli beslenme şarttır. Emzirirken sizi rahatsız eden, şişkinlik yaratan, hazımsızlığa neden olan her türlü yiyecek bebeğinizi de rahatsız edebilir. Bu sebeple doğum sonrası dikkat etmeniz gerekenleri sıralayalım.
İlk 1 hafta direkt süt içimi yapmayınız. Daha sonrasında dikkatle deneyip bebeğinizi rahatsız etmemesi durumunda günde 1 bardağı aşmayacak şekilde tüketin.
Baklagil tüketiminizi en az 3 hafta erteleyiniz. Daha sonrasında yavaş yavaş deneyip gözlemleyerek beslenmenize ekleyin.
Süt ürünlerini günde 2-3 porsiyondan fazla tüketmeyiniz. Kefir, yoğurt ve peynirde zaman zaman hazımsızlıklara neden olabilir.
Çiğ sebzeler yerine buharda pişirilmiş, fırınlanmış, sotelenmiş sebzeleri tercih ediniz.
Süt yapan çoğu gıdanın gaz yapıcı etkisi olduğu için süt yapacak düşüncesiyle hiçbir şeyi kontrolsüz tüketmeyin.
Her öğününüzde en az avuç içiniz kadar protein eklemeye gayret edin.
Kan şekeri dengenizi ayarlayabilmek için bol lifli karbonhidratları öğünlerinizden eksik etmeyin. Tam buğday ekmeği, taze meyveler, kuru hurma ve kuru üzüm, bulgur pilavı, tam buğday makarna bu önerilerin başında gelmektedir.
Her gün mutlaka 3 porsiyon meyve, 7-8 kaşık sebze yemeği tüketmeye çalışınız.
Günlük en az 2 – 2.5 litre su için.
Ihlamur, rezene, kimyon gibi bitki çaylarını içip hem hazımsızlığınızı azaltabilir hem de süt yapımına destek olabilirisiniz.
Gaz sancısı, bebeklerde yaygın bir sorundur ve ebeveynler genellikle bu konuda çözüm arayışındadır. Farklı politika yaklaşımları ve sağlık hizmetlerinin bebeklerdeki gaz sancısını ele almak için çeşitli protokolleri olabilir. Örneğin, bazı ülkelerde sağlık politikaları, bebek sağlığı ve anne-baba rehberliği konularında eğitim ve bilgilendirme programları sunarak ailelere gaz sancısını hafifletme konusunda destek olabilir. Ayrıca, sağlık hizmetlerinde bebeklerde gaz sancısını tedavi etmek için önerilen yöntemler ve bu tedavilerin erişilebilirliği de politika düzeyinde önem arz etmektedir. Bununla birlikte, çözüm odaklı politikaların yanı sıra, ailelere yönelik pratik öneriler ve destekler de bu konuda etkili olabilir. Bu, ebeveynlerin gaz sancısıyla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine ve bebeklerinin rahatlamasına yardımcı olabilir. .
Bebeklerde Gaz Sancısı Neden Olur?
Gaz sancısı, bebeklerin birçoğunda görülen bir durumdur. Bu durum bir hastalık değildir, yalnızca bebeğinizin fizyolojik gelişime ayak uydurmaya çalıştığını gösteren bir durumdur. Genellikle ebeveynler sıklıkla bebeklerindeki gaz sancısı şikayetiyle çocuk doktoruna başvurmaktadırlar. Gaz sancısının tıbbi tedavileri bulunuyor, ancak ilk aşamada bebeğinizi rahatlatmaya çalışmanız ve gaz sancısının belirtilerini takip etmeniz en doğru seçenek olacaktır.
Bebeklerin fizyolojik özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, sindirim sistemlerinin ilk aşamada tam olarak gelişmediği görülmektedir. Bu nedenle bebeklerin sindirim sistemleri, yetişkin bir insanda olduğu gibi işlev gösteremez. Bu durum, bebekleri beslenme sonrasında kramp şeklinde karın ağrıları çekmelerine neden olmaktadır. Yaşanan bu sağlıklı bir durumdur ve bebeklerin gaz sancısı çekme problemi sıklıkla görülmektedir.
Bebeklerde gaz sancısının oluşmasının bir diğer nedeni ise, hava yutmalarıdır. Bebekler beslenirken veya ağlarken fazlasıyla hava yutmaktadırlar. Bu hava, geğirme yoluyla çıkarılamadığı zaman, sindirim sistemine ilerlemektedir. Sindirim sistemi içerisinde sıkışan hava gaz sancısının başlıca sebebi olabilmektedir.
Bebeklerde Gaz Sancısı Belirtileri Nelerdir?
Gaz sancısının belirli bazı belirtileri bulunmaktadır. Özellikle doğumu takip eden 2-3 hafta içerisinde bebeğinizin ağlama nöbetleri geçirdiğini görebilirsiniz. Devam eden 4-6 haftada bebeklerin bu huzursuz tavrı daha fazla artmaktadır. Bebeğinizin gaz sancısı çekip çekmediğini anlamak için, karnında şişlik veya sertlik olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.
Eğer bu belirti bebeğinizde varsa, bebeğiniz gaz sancısı çekiyor demektir. Gaz sancısı çeken bir bebek, rahatlamak amacıyla süt emmek isteyecektir. Ancak bebeğinizi emzirmeye başlamanızdan kısa bir süre sonra, bebek ağlayarak emmekten vazgeçecektir. Bu durum, bebeğin gaz sancısı probleminin arttığına işarettir. Belirli bir süre ağlayan bebeğiniz, sonunda sakinleşecek ve uykuya dalacaktır.
Bebeklerde Gaz Sancısı Ne Zaman Başlar?
Bebeklerde gaz sancısı genellikle 2-3 haftalıktan itibaren görülmeye başlamaktadır. Bu durum, bebeğinizin sıklıkla ağlamasıyla kendini göstermektedir. Bebeğinizin huzursuz olduğunu ve sıklıkla ağladığını görüyorsanız, gaz sancısı çektiğini göz önünde bulundurabilirsiniz.
Bebeklerin gaz sancıları, 4-6 haftalıkken gittikçe yoğunlaşmaktadır. Bu dönemde bebeklerin ağlama nöbetleri giderek artmaktadır. Sonuçta bebeğiniz günün büyük bir bölümünde huzursuz ve huysuz olacaktır. Gaz sancıları akşam ve gece saatlerinde daha da artmaktadır. Bu nedenle uykusuz geceler geçirmeniz söz konusu olabilmektedir.
Bebeklerde Gaz Sancısı Ne Zaman Geçer?
Bebekler, doğumu takip eden haftalarda gaz sancısı çekmeye başlamaktadırlar. Bu durumun en temel nedeni, sindirim sistemlerinin yeterince gelişememiş olmasıdır. Ancak bebek 3. ayına ulaştığı zaman, fizyolojik gelişimi ilerleyecek ve karnının üzerinde dönme hareketi yapmaya başlayabilecektir. Bebeklerin hareket kabiliyeti arttıkça, gaz sancılarının sıklığı da azalacaktır. 4. ayında hareket kabiliyetini tamamen kazanan bebekte artık gaz sancılarının da sona erdiği görülür.
Bebeklerdeki Gaz Nasıl Çıkarılır?
Bebeklerde gaz çıkarma konusunda uygulayabileceğiniz birçok yöntem vardır. Bebeğinizi omzunuza yaslayarak sıkıca kavramanız ve bir elinizle poposunun altına destek olmanız gerekmektedir. Bu tutuşla birlikte bebeğin sırtına hafifçe vurur veya sıvazlarsanız, biriken gazın çıkmasını sağlayabilirsiniz. Ancak bu tutuşta bebeğin kusma ihtimalinin de yüksek olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Bebeğinizi kafasını öne eğik bir şekilde kucağınıza oturtun ve bir elinizle koltuk altına, diğer elinizle de göğsüne destek verin. Kafasının öne fazla düşmemesine dikkat ederek sırtını ovalayarak veya hafifçe vurarak gazını çıkarabilirsiniz.
Gaz Sancısına Neler İyi Gelir?
Bebeğinizin çektiği gaz sancısına iyi gelecek pek çok yöntem vardır. Bunlar ise:
Bebeğinizi beslerken ara ara gazını çıkarmaya çalışın. Bu şekilde sindirim sisteminde hava birikmesini önleyebilirsiniz.
Emzirirken bebeğin meme ucunu doğru şekilde tuttuğundan emin olmalısınız. Böylelikle hava yutmasının önüne geçebilirsiniz.
Bebeğinizin gazını çıkardıktan sonra, bir miktar daha kalabileceğini unutmayın. Ilık bir duş sonrası bebek losyonuyla karnına masaj yapabilirsiniz.
Biberon kullanıyorsanız, gaz yapmayan aparatlara sahip biberonlardan edinebilirsiniz.
Mamayla beslenen bebeğinize, gaz yapmayan özel mamalardan alabilirsiniz. Ancak bunu doktorunuzla görüşmeniz gerektiğini unutmamalısınız.
Bebeğinizin bu dönemi atlatmasında en büyük destekleri anneleri ve babalarıdır. Ona sevgi ve ilgiyle yaklaşırsanız, bebeğiniz bu dönemi daha az sıkıntı çekerek atlatabilecektir.
Bitkisel Yollarla Bebeklerde Gaz Sancısı Nasıl Giderilir?
Bebeklerde gaz sancısının kanıtlanmış bir tıbbi tedavisi bulunmamaktadır. Bu nedenle anneler bitkisel tedaviler uygulama yolunu tercih edebilmektedirler. Genellikle tercih edilen gaz giderici çayları bebeğinize 6. ayına kadar vermeniz sakıncalıdır. Ancak anne olarak bu çayları siz tüketebilir ve bebeğinize sütünüzle birlikte aktarabilirsiniz.
6. aydan itibaren gaz giderici çayları günde üç kereden fazla olmamak şartıyla bebeğinize içirebilirsiniz. Gaz giderici olan bu tip çayların bebeklerde bağırsak hassasiyetine sebep olabileceğini de unutmamalısınız.
Yeni doğum yapan annelere devlet tarafından verilen süt izni ve süt parası konusunda birçok soru vardır. Eğer sigortalı bir anneyseniz, devlet tarafından sağlanan süt parasından faydalanabilirsiniz. Ayrıca eşi sigortalı olan yeni annelerin de eşleri aracılığıyla süt ödeneği alma hakları bulunmaktadır. 2021 yılından sonra süt izni ve süt parasına ilişkin getirilen yeni düzenlemeleri yazımızın devamında bulabilirsiniz.
Hamilelik süreci, anne ve baba adaylarının yaşamlarını derinden etkiliyor. Doğumdan sonra uyku düzeninden yemek saatlerine, çalışma temposundan alışveriş alışkanlıklarına kadar tüm rutinlerin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu süreçte ebeveynlere, yeni hayatlarına ve ailelerine yeni katılan üyeye uyum sağlamaları için bazı yasal haklar sunulmaktadır.
Süt İzni Nedir?
Süt izni, çalışan annelerin bebeklerini yeterli miktarda emzirebilmesi için devlet tarafından annelere verilen bir hak. Hem Türkiye’de hem de başka pek çok ülkede uygulanan süt izni hakkı, yenidoğan bebeklerin gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Türkiye’de ilk olarak 1930 tarihinde uygulamaya alınan süt izninin günümüze kadar pek çok değişiklik geçirdiği görülüyor.
Hamilelik döneminin başlamasıyla birlikte çalışan kadınlar az mesai süresi, doğum izni ve süt izni gibi çeşitli haklara sahip oluyor. Ancak süt izni ile doğum iznini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Peki, bu dönemde kadın çalışanların sahip oldukları tüm haklar neler dersiniz?
Gebelik dönemindeki kadın çalışanların günlük çalışma süresi 7,5 saat ile sınırlandırılıyor.
Kadın çalışanların 16 haftalık yasal ücretli doğum izni bulunuyor.
Birden fazla bebeğe gebe olan kadınlar için ücretli doğum iznine 2 hafta daha eklenebiliyor.
Ücretli izinler sona erdikten sonra kadın işçiler 6 ay ücretsiz izin kullanma hakkına da sahip oluyor.
Kamu ve özel sektörde çalışan kadınlar için süt izni farklı saatlere tanımlanıyor.
Sigortalı kadın çalışanlar için süt parası hakkı da bulunuyor.
Çalışan Annenin Süt İzni Ne Kadardır?
Çalışan annelerin süt izinleri, çalıştıkları sektörlere göre değişebilmektedir. 6 No’lu Kamu Personeli Genel Tebliğince, annelik izninin bitiminin ardından ilk 6 aylık dönemde 3 saat ve ikinci 6 aylık dönemde 1.5 saat olmak üzere süt izni kullanabilirsiniz. Kamu personeli olarak çalışan yeni annelerin ayrıca belli şartları karşılaması durumunda, yarım gün çalışma hakları da olabiliyor.
Özel sektörde çalışan sigortalı anneler için günlük süt izni 1.5 saattir. Bu süreyi günün hangi zamanında kullanacağı ise her iki sektörde de annelerin tercihine bağlıdır.Süt izinlerinin günlük olarak kullanılması gerekmektedir. İzinlerin birleştirilmek suretiyle haftalık, aylık ya da yıllık olarak kullandırılması yasalara aykırı bir işlemdir. Çoğul gebelik durumunda, sigortalı çalışan annelerin süt izinleri 1 ay daha uzatılabilmektedir. Bu durumda toplamda 13 ay süt izni kullanma imkanı annelere tanınmaktadır.
Süt izni kullanmak için, yeni annenin çalıştığı kuruma süt izni dilekçesi vermesi gerekmektedir. Bu dilekçe annelik izninin bitiminin hemen sonrasında kuruma teslim edilmelidir. Bu dilekçede anneler izinlerinin niteliğini belirleme hakkına da sahip olabilmektedir. Böylelikle gün içerisinde birkaç saatlik izin veya yarım günlük izin kullanma haklarını değerlendirme imkanları olur. Kurum, teslim edilen bu dilekçeyi inceledikten sonra annenin süt iznini nasıl kullanacağını belirleyecektir.
Süt Parası Nedir ve Kimler Alabilir?
Süt parası veya bilinen diğer adıyla emzirme ödeneği, çalışan annelere tanınan bir hak olmasının yanı sıra, eşi çalışan annelere de ödenebilmektedir. Sigortalı çalışan bir anneyseniz veya eşiniz sigortalı olarak çalışıyorsa, süt parası alabilirsiniz. Süt parası, SGK’ya bağlı kuruluşlarda çalışan kişilere sunulan bir ödenektir. Bu ödenek sıklıkla doğum yardımıyla karıştırılmaktadır. Doğum yardımı ödeneği, Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından annelere sunulan bir sosyal yardımdır.
Süt Parası Alma Şartları Nelerdir?
Süt parası almak için çalışan annelerin veya eşlerin karşılaması gereken bazı şartlar bulunuyor. Bu şartları incelersek:
Süt parası almak isteyen babanın SGK’lı bir çalışan olması,
Babanın veya çalışan annenin doğumdan önceki 1 yıl içerisinde toplamda 120 günlük sigorta priminin yatmış olması,
Süt parası almak isteyen babanın eşinin çalışmıyor olması ve yeni doğum yapmış olması,
İşten çıkan SGK’lı çalışanlar için, işten çıkış tarihinden itibaren 300 gün içerisinde bebeğin dünyaya gelmesi,
İşten çıkan SGK’lı çalışanın doğumdan önceki 15 ay içerisinde 120 günlük priminin yatmış olması şartları aranmaktadır.
Bu şartları karşılayan ebeveynler süt parası ödeneği alabilmektedirler.
Süt Parası Başvurusu Nasıl Yapılır?
Süt parası ödeneği almak isteyenler için SGK’ya dilekçe ile başvuruda bulunma zorunluluğu ortadan kalkmıştır. Emzirme ödeneği, sağlık raporuna göre sistemde otomatik olarak yer almakta ve ödeneğe hak kazanan ailelere ödenmektedir. Ancak SGK’lı bir çalışan olarak otomatik ödeme almayan aileler, nüfus cüzdanı fotokopisi ve çocuğun doğum belgesiyle birlikte SGK’ya başvuruda bulunabilirler.
Süt Parası Sorgulama Nasıl Yapılır?
SGK’lı bir çalışan olarak süt parası almaya hak kazandıysanız, süt parası sorgulama işlemlerinizi e-Devlet sistemi üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. Bu sisteme giriş yapmak için T.C. kimlik numaranızı ve e-Devlet şifrenizi kullanmalısınız. Eğer henüz E-Devlet şifresine sahip değilseniz, PTT şubelerinden 2 TL karşılığında şifrenizi alabilirsiniz. Süt parası ödeneğinin yatıp yatmadığını ise, sistemdeki ‘Sosyal Yardımlar’ listesinde görüntüleyebilirsiniz. .
2024 süt parası ne kadar
SGK il müdürlüğü veya sosyal güvenlik merkezine 5 yıl içinde başvuru yapılırsa ödeme alınabilir. Bu ödeme her yılbaşında, yıllık enflasyon (TÜFE) oranında artıyor. 1 Ocak 2024 itibarıyla emzirme ödeneği 860 liraya yükseldi.
Hamileyken resim çizmek
Hamileyken resim çizmek bir çok anne adayının kendince sorduğu sorular arasında yer alır , bildiğiniz gibi sorumluluklar ve anne adaylarının bu zorlu...
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
